Sultan III. Ahmed

Babası Sultan IV. Mehmed’in Lehistan seferi sırasında Hacıoğlu Pazarcığı kasabasında (bugünkü Bulgaristan’da, Vama’nın kuzeyindeki Dobriç şehri) 22 Ramazan 1084/31 Aralık 1673’de doğan Şehzade Ahmed, 9 Rebiulahir 1115/22 Ağustos 1703’te Sultan III. Ahmed unvanıyla padişah olmuş; son on yılı “Ule Devri” olarak isimlendirilen, kültür ve san’at hayatının mükemmel bir devresi sayılan saltanatı, 19 Rebiulevvel 1143/2 Ekim 1730’da sona ermiş, 21 Safer 1149/1 Temmuz 1736’da vefat etmiştir.

III. Ahmed sanata meraklı ve sanatkârı koruyan bir padişahtı. Şehzadeliğinde, Hafız Osman’dan aklam-ı sitte meşk eden Sultan III. Ahmed, dört mushaf, bir hayli murakka’a, celi sülüs’le levhalar ve bazı abideler üzerine taşa mahkuk kitabeler yazmıştır. Veliyyüddin Efendi’den de ta‘lik meşketmiş iyi bir hattat olduğu gibi, zamanının hat üstatlarını da himaye ve teşvik etmiştir. Sütlüce’de bulunan sarayın harem kapısı üzerindeki kitâbe, Sultanahmet’te Bâb-ı Hümâyun önünde mevcut meşhur çeşme ile Üsküdar meydanında inşa edilen çeşmenin kitâbeleri ve Sarây-ı Hümâyun’da Arz Odası üzerindeki besmele III. Ahmed’in kendi el yazılarıdır. Ağustos 1729’da yanan Drağman (Tercüman Yunus) Tekkesi’ni yeniden yaptırıp tevhidhânesi içine kendine ait olan bir beyti, dışına da bizzat kendi kalemi ile yazdığı” فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ“ (Muhammed 47/19) âyetini koydurmuştur. Celî hat ile yazdığı ve Tozkondurmaz Mustafa Ağa’nın tezhip ettiği levhaları da bazı selâtin camilerine asılmış, yine kendisinin yazdığı iki mushaf Ravza-i Mutahhara’ya gönderilmiştir. Topkapı Sarayı’nda kendi yaptırdığı kitaplıkta bulunan on dört sayfalık sülüs celîsi ile kaleme alınmış murakka‘* da onun eseridir. Bunlardan, İstanbul’un Sultan Ahmed ve Üsküdar semtlerinde kendi adına yaptırdığı iki meydan çeşmesinin kitabeleriyle Ayasofya ve Üsküdar Yeni Valide camilerindeki levhaları zikrolunabilir.

III. Ahmed, damadı Sadrazam İbrâhim Paşa ile birlikte, başta Nedîm olmak üzere Seyyid Vehbî, İzzet Ali, Neylî Ahmed, Vak‘anüvis Râşid Mehmed, Küçük Çelebizâde İsmâil Âsım, Nahîfî, Sâmi gibi bu devrin birçok şairini himaye ve taltif ederken kendisi de Necîb mahlası ile şiirler yazıyordu. Hat, tezhip, minyatür, ebru, cild gibi kitap san’atları X.(XVI.) asırdan sonra, onun saltanatında tekrar parlak bir devre yaşamıştır, bu san’atlarla uğraşanları padişah bizzat teşvik ve himaye etmiştir. Kendisinden mürekkep istediği Yedikule’li Abdullah Efendi’nin hokkasını iade ederken, içini en kıymetli mücevheratla doldurttuğu bilinir. Yanyalı Esad Efendi, Heratlı Kābızî Efendi, Mansûrîzâde müderris Fasîhî Efendi, İshak Efendi, Şam kadısı Medhî Efendi, Halep kadısı İlmî Efendi, Selânik kadısı Müstecirzâde Abdullah Efendi, Kara Halilzâde Mehmed Said Efendi ve şair Nedîm gibi ilim, fikir ve edebiyat adamlarından kurulu bir heyet devamlı olarak toplanıyor, Doğu ve Batı dillerindeki eserlerden tercümeler yapıyordu. Fransızca’dan bazı eserler ilk defa bu devirde Türkçe’ye çevrildiği gibi Türkçe’den Fransızca’ya tercüme edilerek basılan edebî kitaplar da vardır. Henüz Avrupa’da çiçek aşısının keşfedilmediği o devirde, İstanbul’da çiçek hastalığını tedavi edebilecek bilgili doktorlar bulunuyordu. Nitekim çiçeğe yakalanmış olan padişahı, devrin doktorlarından Seretıbbâ Mehmed Efendi, Tabip Süleyman Efendi ve Ömer Efendi, Reîsületıbbâ Müneccimbaşı Mehmed Efendi ile diğer müslüman ve hıristiyan bazı doktorlar tedavi etmişlerdi.

III. Ahmed ayrıca, Sarây-ı Hümâyun’da, iç hazine ve Has Oda hazinesi ile Harem Dairesi’nde dağınık vaziyette bulunan kıymetli kitapları bir araya toplatarak bunları koymak üzere, Arz Odası’nın arkasındaki II. Selim’e ait beyaz mermer havuzlu bahçenin yerine müstakil bir kütüphane inşa ettirdi. Bundan başka annesi Râbia Emetullah Gülnûş Sultan için Üsküdar’da Yeni Vâlide Camii ile bunun yanında bir sebil, çeşme, sıbyan mektebi ve bir imarethâne yaptırdı. İstanbul’da Bahçekapı’da Büyük Vâlide Turhan Hatice Sultan Türbesi yanında ikinci bir kütüphane, Ayasofya meydanında, bugün III. Ahmed Çeşmesi diye meşhur olan dört cepheli ve süslü çeşmeyi, Üsküdar’da İskele Meydanı’ndaki büyük çeşmeyi ve Kâğıthane’de Çağlayan önünde, şair Nedîm’in “Çeşme-i nevpeydâ” adını verdiği üçüncü bir çeşme yaptırdı. Ayrıca, Galata Sarayı’nın tamiri ve vakıf şartlarının değiştirilmesiyle bu sarayın dışında bir cami, Boğaziçi’nde Bebek’te diğer bir cami ve altında bir mektep ile çeşme, Hasköy-Kasımpaşa arasında, Aynalıkavak’ta köprü başında ve annesine ait olan Galata Yenicamii’nin güney cephesindeki avlu kapısının dışında yine bir çeşme yaptırdı. Okmeydanı’nda, Fâtih Sultan Mehmed adına yapılmış olan caminin minberinin, Kızkulesi fenerinin ve 1720’de yanan Cihangir Camii’nin tamirleri, Dolmabahçe’de sahil yolunun kapatılarak Fındıklı-Beşiktaş yolunun arkadan geçirilmesi işleri bu padişahın emriyle yapılmıştır.

1989 yılında İstanbul’da basılan TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2. cilt, 34-38 numaralı sayfalarında bulunan “Ahmed III” maddesinden yararlanılmıştır.

X