Ahmed Efendi (Durmuşzâde)

(ö.1129/1717) Türk talik hattatı.

1076da (1665-66) İstanbulda doğdu. Babası Şehremini Durmuş Efendidir. Gençliğinde babasının ihtimamıyla iyi bir tahsil gören Ahmed Efendi hat sanatına ilgi duyunca Kırîmî Camii imamı Ahmed Efendiden meşke başladı. Daha sonra devrin önde gelen talik üstatlarından Siyâhî Ahmed Efendinin derslerine devam etti ve talik yazısının bütün özelliklerini öğrenerek icâzet aldı. Ayrıca devrin tanınmış hattatları olan Rodosîzâde ve Kazasker Abdülbâki Ârif Efendilerden de istifade etti. Medrese tahsilini tamamladıktan sonra hâriç rütbesiyle Üsküp Yâkub Paşa Medresesinde sekiz yıl müderrislik yaptı.

Feyzullah Efendi Şeyhülislâm olduktan sonra talik hattatlarıarasında açılan imtihanı kazanınca, müderrisliği uhdesinde kalmak suretiyle İstanbula geldi ve Bâb-ı Meşîhat ketebesi arasına girdi. Yazısını çok beğenen Feyzullah Efendinin kâtibi olduğu gibi çocuklarına hat hocalığı da yaptı. Kısa zamanda derecesini altmışlıya yükseltildi. Edirne Vakasından sonra Hareket-i Altmışlıya, arkasından mûsıle-i Süleymâniye rütbesiyle Galata Sarayı müderrisliğine tayin edildi. Bu sırada Sultan İbrâhimin emriyle Gurâbzâde Abdullah el- Bağdâdînın Zübedü âsâril-mevâhib vel-envâr adlı Türkçe tefsirini istinsaha başladı. Şeyhülislâm Ebezâde tarafından Sultan Ahmed Medresesine nakledildi. Yazmakta olduğu tefsiri tamamladıktan sonra İzmir Kadılığına tayin edildi. İstinsah ettiği eseri Sadrazam Çlulu Ali Paşa vasıtasıyla padişaha arzetti.

Halen Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde bulunan (Emânet Hazinesi, nr. 596) bu nüshanın tamamlanışı 1121de ( 1709-10) olduğuna göre İzmire bu tarihten sonra gitmiş olmalıdır. Burada hizmet müddetini tamamladı ve altı yıl mâzul kaldı. Daha sonra Edirne kadılığına tayin edilerek kendisine Mekke-i Mükerreme pâyesi verildi. Bu görevi tamamladığında rahatsızlanarak İstanbula döndü ve Rebîülâhir 1129da (1717) vefat etti. Kabri Topkapıdadır.Ahmed Efendi Türk talik mektebinin öncülerindendir. Celî-talik ve gubârîde İmâddan sonra en kuvvetli sanatkâr kabul edilir. Tarihçi Râşidin bildirdiğine göre İstanbul Galata, Üsküdar, Eyüpte ve Edirnedeki pek çok saray, medrese, tekke, sebil ve çeşmelerde tarih kitâbeleri vardır. Bunlar arasında, Çlulu Ali Paşanın yaptırdığı dârülhadis, tekke ve hırka-i şerif hücreleri ile Kasımpaşadaki Camii, Kaptan İbrâhim Paşanın Süleymaniye civarında yaptırdığı cami ve sebilin kitâbeleri, Şeyhülislâm Feyzullah Efendi Medresesinin (bugünkü fatih Millet Kütüphanesi) bazı kitâbeleri ve çeşme kitâbesi, Üsküdar Vâlide Sultan Camii ve çeşmesinin tarihleri zikredilmelidir. Çok süratli yazdığı için pek çok eser vermiş, birçok değerli talebe yetiştirmiştir. Şeyhülislâm Veliyyüddin Efendi, Kâtipzâde Mehmet Refî, Abdullah b. Hamza, Lutfullah b. İsmail, İmam Sâlih, Mîr Hüseyin Şâkir, Mehmet Çavuş ve Ömer b. Nûh Efendi bunlar arasındadır.BİBLİYOGRAFYA:
Râşid,Tarih,IV, 329, 338-341; Müstekimzâde, Tuhfe, s. 643; Habîb, Hat ve Hattâtân, İstanbul 1306, s. 236; Sicill-i Osmânî, I, 240; Karatay, Türkçe Yazmalar, I, 10; Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, İstanbul 1973, II, 702; Şevket Rado, Türk Hattatları, İstanbul, ts., s. 123,

Müellif: Muhittin Serin

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1989 yılında İstanbul’da basılan 2. cildinde, 59 numaralı sayfada yer almıştır.

X